Türk Hukukunda Kişisel Verilerin Korunması
Türkiye, Avrupa Konseyi’nin 28 Ocak 1981 tarihli 108 Numaralı Sözleşmesini aynı tarihte imzalamış ve Sözleşme’nin 4. maddesinde yer alan “Her
DevamTürkiye, Avrupa Konseyi’nin 28 Ocak 1981 tarihli 108 Numaralı Sözleşmesini aynı tarihte imzalamış ve Sözleşme’nin 4. maddesinde yer alan “Her
DevamA. OECD Nezdindeki Düzenlemeler Uluslararası alanda kişisel verilerin korunması konusunu gündeme taşıyan ilk örgüt Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)
DevamKişisel verilerin korunması, kişinin şeref ve haysiyeti gibi manevî varlığına ilişkin haklarının korunması ile doğrudan ilgilidir.[1] Kişisel verilerin korunması, insan
DevamKişisel verilerin ihlali, kişinin özgür iradesiyle verdiği kabul beyanı dışında, yetkisi olmadığı halde ya da hukuka aykırı olarak kişisel verilerin
DevamA. Mahremiyet ve Gizlilik Kavramları Bilişim teknolojilerinde, “privacy” olarak kullanılan ve Türkçeye “mahremiyet” olarak aktarılan kavram, herkes tarafından bilinmeyen ve
DevamYargıtay sosyal medya paylaşımları aracılığıyla kişilik haklarının ihlal edildiğine yönelik iddiaları incelerken, somut olayın özelliklerini, gerçekleştiği ortamı, koşulları ve hukuki
Devamİnternet sitelerine içerik, yer, erişim ve toplu kullanım sağlayanların yükümlülük ve sorumluluklarını düzenlemek ve bur ortamlar aracılığıyla işlenen suçlarla mücadele
DevamTürk ceza hukukunda bilişim suçları “doğrudan bilişim suçları (gerçek bilişim suçları)” ve “dolayısıyla bilişim suçları (bilişim bağlantılı suçlar)” olarak iki
DevamMedeni Kanunun 23, 24 ve 25. maddeleri kişilik hakkını doğrudan doğruya korumaya yönelik çerçeve hükümleri içermektedir. Hangi değerlerin kişilik hakkı
DevamBilişim devrimi yeni suç tipleri yaratmanın yanı sıra var olan suçların işlenmesini de kolaylaştırmıştır.[1] Bilim ve teknikteki ilerleme sayesinde kişinin
Devam